Sağlık Profesyonellerinin Dergisi
24 Nisan 2018

-Ayşenur Asuman Uğur

Türkiye’nin sağlık alanında önde gelen yerli firmalarından biri olan Eczacıbaşı Sağlık Grubu’nun Başkanı Elif Çelik Türkiye’nin sağlık alanında önde gelen kadın liderlerine yer verdiğimiz bu sayımızda konuğumuz oldu. Kariyer yaşamındaki tecrübelerini hospitalmanager Dergisi ile paylaşan Çelik, “Kadınların cesaretlendirilmelerinin iyi bir yöneticilik ve liderlik yapma yönünde en gerekli adımlardan biri olduğunun” altını çizdi.

Her ne kadar kadınların iş gücüne katılım oranı tüm dünyada artış gösterse de iş dünyasının baskın olarak erkekler tarafından yönetildiği görülüyor.

Günümüzde kadınlara yönelik bazı önyargılar konusunda farkındalık artsa da, iş hayatında ve özellikle yüksek pozisyonlar söz konusuysa, iletişimin önündeki en büyük engel olarak kabul edilen önyargı gizli formlarıyla da varlığını devam ettirebiliyor. Bu da kadın lider/yöneticileri olumsuz etkileyerek dezavantajlı bir konuma sokabiliyor.

İş hayatında ve sağlık sektöründe kadın olmanın belirgin bir dezavantajını yaşamadığını söyleyen Elif Çelik avantajlı yönüne vurgu yaparak sözlerine başlıyor: “Aksine özellikle insan hayatına dokunma sorumluluğu taşıdığımız bu alanda bir kadın olarak detaylı düşünmenin, yakın iletişim kurabilmenin önemli avantajları oldu. Ancak yine de bugün geriye dönüp baktığımda benzer kariyer yollarından geçen erkeklere oranla zaman zaman birkaç kat daha çok çalışmam, özel hayatımdan daha çok ödün vermem gerekmiş olabilir diye düşünüyorum.”

Mücadeleden ne zaman vazgeçiyor?

Elif Çelik kadınların cesaretlendirilmelerinin iyi bir yöneticilik ve liderlik yapma yönünde en gerekli adımlardan biri olduğunun da altını çizerken nedenleri hakkında ise şunları söylüyor: “Kadın ne zaman mücadeleden vazgeçebilir? Çoğu zaman özellikle de aile/çocuk öncelikleri haline geldiğinde eğer kendilerini destekleyen pozitif bir iklim de yoksa mücadeleden vazgeçebiliyor. Bu nedenle daha çok cesaretlendirilmeleri şart. Eczacıbaşı Topluluğu olarak biz fırsat eşitliği ilkelerini benimsiyoruz. Hem TÜSİAD’ın hem KADİGER’in hem de BM’nin kadın hakları ile ilgili politikalarının ilk benimseyicilerinden olmuş bir topluluğuz.”

“Birliktebiz” adında kurdukları fırsat eşitliği platformundan da bahseden Elif Çelik eş başkanı olduğu bu oluşumla ilgili ise şunlara dikkat çekiyor: “Kadın çalışanlarımızın kendi içlerindeki liderlik potansiyelini fark etmelerini ve yönetim kararlarında daha fazla söz sahibi olmalarını sağlamak için önemli adımlar atıyoruz. Ayrıca kişisel olarak da bu alandaki farklı STK’larda aktif olarak görev yapıyorum. Yönetim Kurulunda Kadın Derneği, KAGİDER, %30 Club, Bizbize ve Sabancı Üniversitesi Bağımsız Kadın Direktörler Platformları’nda da üyeyim.”

Hem güvenli hem donanımlı

Kadınların öncelikle kendilerine güvenmeleri gerektiğinin altını çizen Elif Çelik kariyerinde uyguladığı yöntemleri de şöyle anlatıyor: “Kadınların içlerinde büyük bir güçleri var. O gücü ortaya çıkarabilmeleri için de sadece cesaret gerekiyor. Örneğin, ‘şimdi konuşursam ne olur, beni yanlış anlarlar ya da ben bu projenin altından kalkamam’ gibi kadınların kendilerini baskıladıkları çok durum var. Önce kadınların öne çıkma cesareti bulmaları lazım. Dolayısıyla hiç korkmamaları ve kendilerine güvenmeleri gerekiyor. Ama güvenmeleri için de tabii ki kendi donanımlarını artırmaları şart. Eğer siz isterseniz, öğrenirseniz ve çalışırsanız, bunun üzerine de güven eklerseniz, başarısız olmak için hiçbir neden yok.”

“Sen yapabilirsin” diyerek cesaret verilmeli

Kadın ve erkeklerin işe bakış anlamında farklılıklarından da bahseden Elif Çelik, “Bu konuda net çalışmalar dahi var. Erkekler kendilerini yüzde 60 oranında hazır hissettiklerinde bir işe hemen aday oluyor. Kadınlar kendilerini tamamen hazır hissettiklerinde bile olmuyorlar. Burada başlıyor zaten cesaret. Bu tabii aynı zamanda birçok şeye dayanıyor. Ailesel, toplumsal kökene, geçmiş alışkanlık ve baskılara. Aman sen şimdi bunu yapamazsın, kadın eliyle buna karışma, aman sen sus bilmezsin diye yetiştirebiliyoruz kızlarımızı maalesef. Ama sen yapabilirsin diye yetiştirilebildiğinde durum çok farklı olacak.”

Mutlu olmam için yeterli bir neden

Mesleğinin kendisini en tatmin yönünden de bahseden Elif Çelik, “En önemlisi insan yaşamını iyileştirme, olumlu bir katkı sağlama fırsatı. Bu tek başına mutlu olmam için yeterli” sözlerine vurgu yapıyor ve devam ediyor: “Bunu salt sağlık alanı açısından değil, birlikte çalıştığım arkadaşlarım, topluluğumuz çalışanları ve tüm paydaşlarımızı da dahil ederek söylüyorum. Kariyerinin en başlarında tanışıp, dönem dönem birilkte çalışarak gelişimini heyecanla izlediğim çok başarılı arkadaşlarım var. Bu yolculuk bana müthiş keyif veriyor. Son yıllarda sağlığın teknoloji ile inanılmaz bir entegrasyonuna tanık oluyoruz, dünyada bu anlamdaki gelişmeleri izlemek, içinde olmak ve bazılarını kendi alanlarımızda uygulamaya almak da çok heyecan verici geliyor bana.”

Farklı hizmeti ülkeye getirmeliyiz

Elif Çelik ilerleyen dönemler için Eczacıbaşı ile ilgili hedeflerinden de şöyle bahsediyor: “Eczacıbaşı markasının ilaç ve sağlıktaki avantajını, kopyalanamaz konumunu çok daha dinamik, büyüyen bir güce dönüştürme hedefimiz var. Öncelikle insanların daha uzun ve sağlıklı bir hayat sürmesine yönelik başka işler yapabilir miyiz? Mevcut işlerimizi farklı iş modelleriyle nasıl rekabetten ayrıştırabiliriz? Nasıl daha inovatif işler yapabiliriz? bunlara bakıyoruz. Organik ve inorganik büyümemizi hızlandıracak bir yenilenme içindeyiz. Bu kapsamda daha inovatif ürünleri, teknolojiyi ve farklı sağlık hizmetlerini ülkemize getirmeyi ve bu yöndeki stratejik işbirliklerine hız vermeyi de hedefliyoruz.”

Proteinleri kopyalayan biyolojik tedaviler geliyor

İlaç sektörünün ilerlediği noktaya da dikkat çeken Elif Çelik bu yöndeki tabloyu da şöyle çiziyor: “Dünyada ilaç sektörü, biyolojik ve biyobenzer ürünler gibi yüksek teknoloji gerektiren alanlara doğru kayıyor. On yıl içinde konvansiyonel tedavilerin yerini daha inovatif, insan vücudunda bulunan proteinleri kopyalayan biyolojik tedavilerin alması bekleniyor. Tanı yöntemleri açısından, genetik erken tanı gibi daha gelişmiş erken tanı araştırmaları gündemde. Biz de takipteyiz.”

Sektördeki yeniliklerden bahsetmeye devam eden Elif Çelik, “Öte yandan sağlıklı yaşam için çok hızlı adımlar atılıyor. Artık bileğe takılan bir bant ile her an nabız, şeker ve tansiyonu ölçen sistemler var. Bu gibi gelişen sağlık teknolojilerini de önemsiyoruz. Önümüzdeki 5 yıl içinde hem tedavide hem de tanı alanında daha inovatif ürün ve teknolojileri ülkemize getirme iddiamız var” diyerek hedeflerinden de bahsediyor.

Nadir hastalıkların tedavisi konusuna da dikkat çeken Elif Çelik, “Nadir hastalıklarla ilgili segmente özel olarak odaklıyız. Dünyada 5 bin civarı, tedavisi tam çözümlenmemiş nadir hastalık var, büyük bir ihtiyaç söz konusu. Doğru ürünler ile büyük fark oluşturabiliriz” açıklamasında bulunuyor.

40’lı yaşlar denge için ideal

Yoğun tempo içinde ailesine ve kendisine yeterince zaman ayırıp ayırmadığı konusunda samimi açıklamalarda bulunan Elif Çelik, “Bu konuda dengeyi 40’lı yaşlarda bulabildiğimi itiraf etmeliyim” diyor ve sözlerini şöyle sonlandırıyor: “Ama herkesin dengesi kendine özgü olmalı diye düşünüyorum. Yani evet, bazı günler yine hayatımın çok önemli bir bölümü iş ve seyahat olabiliyor, ama bu durumu mutlaka ailemle, arkadaşlarımla, sevdiğim insanlarla keyifli zamanlar geçirerek dengeliyorum. Hakikaten bugünün iş yaşamında müthiş bir hız ve sürekli değişim içindeyiz, kendinizi arada yavaşlatıp gevşetmeniz gerekiyor.”