Sağlık Profesyonellerinin Dergisi
20 Aralık 2018

9 Temmuz 2018’de yeni kabinenin açıklanmasıyla Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin ilk Sağlık Bakanı Fahrettin Koca oldu. Kurduğu ve başkanlıklarını yürüttüğü sağlık kurumlarında Türkiye’nin “Sağlıkta Dönüşüm Politikaları” doğrultusunda önemli atılımlar yapan Dr. Fahrettin Koca hospitalmanager Dergisi için konuştu. Fahrettin Koca, “Bakanlık olarak öncelik verdiği konulara, yeni dönemde bütçe planlamasındaki önceliklerine” değindi. Koca, “Sadece bina değil, insana yatırım konusundaki çalışmalar, yerli ve milli üretim için yapacakları teşvikler, Türkiye’nin kendi markasını oluşturma potansiyeli ve sağlık çalışanları için yapılan eğitim ve kolaylaştırıcı çalışmalara” da dikkat çekti. Fahrettin Koca: “Kendi markamızı oluşturmamız gerekiyor. Bunu başaracak potansiyele sahibiz” dedi.

-AYŞENUR ASUMAN UĞUR

H.M: Sağlık Bakanlığı’nın 100 günlük eylem planı kapsamında ne noktadayız?

F.K: Sağlık uzun süredir başarılı reformların yürütüldüğü ve halk memnuniyetinin yaşandığı bir alan. Memnuniyet düzeyi yüzde 75’e kadar çıktı. Güçlü, kaliteli ve sürdürülebilir bir sağlık sistemi kurma yönünde emin adımlar attık. Süreklilik arz eden bu yolculukta başarı hikayemizi bundan sonra sağlığı küresel rekabet alanına dönüştürme hedefiyle sürdüreceğiz. Kamuoyuna ilan ettiğimiz 100 günlük eylem takvimini geride bıraktık, ama koşumuz hız kesmeden sürüyor. 100 gün içinde, bizi 2023 hedeflerimize taşıyacak alt yapı çalışmalarını tamamlamaya, hizmetlerimizin erişilebilirliğini arttırmaya çalıştık. 2019-2023 stratejik plan çalışmalarımız üzerinde yoğun bir çalışma yürütüyoruz, yakında onu da yayınlayacağız.

Halkımızın sağlık hizmetlerine erişimini ve sağlık hizmetlerinin işleyişini etkileyen sorunları azaltmaya dönük bazı tedbirler aldık. Yaşa ve cinsiyete özel sağlık risklerini tespit etme ve erkenden önlem alma adına aile hekimlerimiz eliyle “check-up” uygulamasını hayata geçirdik. Aile hekimlerimize kayıtlı risk grubunda olabileceğini tahmin ettiğimiz 10 milyona yakın vatandaşımızı sağlık riski taramasından geçirdik.

Sağlıklı Hayat Merkezi sayımızı 193’e çıkardık. Bu merkezlerde beslenme danışmanlığı, kronik hastalıkların yönetimi, fiziksel aktivitenin teşviki, kadın ve üreme sağlığı, çocuk – ergen ve okul sağlığı, tetkik hizmetleri gibi 16 ayrı başlık altında vatandaşlarımız hizmet ve destek sunuyoruz. Bu merkezlerimizin toplumun genel sağlık seviyesini yükseltmede önemli bir rol oynayacağına inanıyorum.

Erişkin ve çocukluk çağı obezitesi ile ilgili eylem planlarımızı güncelledik. Beslenme dostu okul standartlarını karşılayan okul sayımızı 10 bin adete yaklaştırdık. Obezite Merkezleri Bilim Komisyonu oluşturduk.

Obezite merkezlerinin standartlarını belirledik, merkez sayımızı 34’e çıkardık. Yeni merkezler açmaya devam ederek mücadeleyi yaygınlaştıracağız.

Öte yandan vizyon projelerimiz olan 3 şehir hastanemizi daha hizmete soktuk. Bilkent’teki Ankara- Şehir Hastanemizin de açılışını Aralık ayında yapacağız. Şehir hastanelerimiz sadece vatandaşlarımıza en üst seviyede tıbbi hizmet vermekle kalmayacak, ayrıca sağlık turizminde Türkiye’nin marka değerini artıracak kilit bir rol üstlenecek.

Sağlık Hizmetleri Anonim Şirketi Geliyor

“Sağlık Turizm Yetki Belgeli” kurum ve kuruluş sayısını 500’e çıkardık. Sağlık tesisleri ve aracı kuruluşlar bu yetki belgesi ile teşvik alma hakkı kazanmış oldu. Sağlık turizmi alanında organizasyonlara destek sağlayacak ve bu konuda devlet garantisinin hissedilmesini sağlayacak Uluslararası Sağlık Hizmetleri Anonim Şirketinin (USHAŞ) kurumsal yapılanmasını tamamlıyoruz, kısa zamanda yapacağı faaliyetlerle adını çok duyacağınız bir kuruluş olacaktır.

Sağlık market uygulamasını harekete geçireceğimizi söylemiştik. Sık tüketilen, bu nedenle sağlık kuruluşlarında satın alma süreçlerinin ve işgücünün büyük kısmını dolduran malzemelerin temininin kolaylaştırılması ve yerlilik oranının artırılması amacıyla Devlet Malzeme Ofisi işbirliği ile oluşturduğumuz Sağlık Market üzerinden alımlar yapılmaya başlandı.

Günlük 1000’in üzerinde acil servis başvurusu alan hastanelerimizdeki acil servis hizmetlerini rahatlatmak amacıyla mesai dışı poliklinik hizmetlerini başlattık. Bu sayede mesai saatleri içinde hastaneye başvuramadığı için sağlık sorununu çözmek için acil servislere başvuran hastalarımızın acil servislerin telaşlı yapısı dışında değerlendirilerek sorunlarına çözüm bulmayı, gerçek acil tıp hizmetine ihtiyaç duyan hastaların ise daha hızlı hizmet almalarını hedefliyoruz.

Büyük önem verdiğimiz yerelleşme ve yerlileşme hedeflerimiz kapsamında, Hepatit A, Suçiçeği ve Hepatit B aşısının yerli üretimi için ihale sürecini tamamladık. Acil ihtiyaç olan ve yaygın olarak kullanılan aşıların, biyoteknolojik yöntemlerle tamamen Türkiye’de üretilmesi ile ilgili olarak proje çağrılarını gerçekleştirdik. Tıbbi sarf malzemeleri için yerelleşme stratejilerimizi çalıştık. Yerli ve çok uluslu firmalardan gelen yerelleşme projelerini değerlendirme süreçlerini tamamladık. Özetle, ilan ettiğimiz 100 günlük performans hedeflerimizi büyük ölçüde gerçekleştirmiş durumdayız.

H.M: Bakanlık olarak öncelik verdiğiniz konular nelerdir?

F.K: Sağlık Bakanlığı olarak nihai vizyonumuz, tüm toplum olarak sağlıklı hayat tarzının benimsendiği, herkesin sağlık hakkının korunduğu, ihtiyaç halindeki herkesin vaktinde ve kaliteli sağlık hizmetine kolayca erişebildiği bir Türkiye’ye sahip olmaktır.

Koruyucu bütçe 18 Milyar 66 Milyon TL olacak

Koruyucu hizmetlerimiz her zaman önceliğimiz oldu. Anne-çocuk sağlığı, aşılama ve tarama programları, kronik hastalıkların yönetimi, sağlık okuryazarlığının güçlendirilmesi, tütün ve bağımlılıkla mücadele, toplum ve çevre sağlığını geliştirme gibi, çok paydaşlı sağlık sorumluluğu gerektiren alanlarda stratejik hedeflerimize odaklanmış durumdayız. Koruyucu ve temel sağlık hizmetleri için ayırdığımız bütçe 2002-2018 döneminde 3 kat artarak yaklaşık 14 milyar TL’ye ulaştı. 2019 için bu alana ayrılan bütçeyi 18 milyar 66 milyon TL’ye çıkarıyoruz.

Sadece bina yatırımı yetmez

Aile hekimliği uygulamasını güçlendirerek, bu basamakta çözülebilecek sorunlar için vatandaşlarımızın 2. ve 3. basamak kuruluşlar olan hastanelere başvurma ihtiyacını azaltmak istiyoruz.

Hasta ve çalışan memnuniyetini artırmak istiyoruz. Bunun için sadece bina yatırımı yetmez, insan kaynaklarımızı hem sayısal açıdan hem de kalite açısından arttırmamız gerekiyor. Sağlık eğitimi alanında geçmiş yıllarda yaptığımız atılımların meyveleri daha yeni yeni ortaya çıkıyor. Sağlık meslek mensuplarımız ülkemizin ihtiyacını karşılayacak sayıda mezun olmaya önümüzdeki yıllarda başlayacaklar, bu sayede sağlık personelimiz üzerindeki aşırı iş yükünü azaltmayı, kaliteyi arttırmayı ve her iki taraf için de memnuniyeti arttırmayı hedefliyoruz.

Bugün itibariyle yüzde 70 olan nitelikli yatak sayımızı 2023’te yüzde 100’e taşıyacağız. Sağlık turizminde 2023’te 1,5 milyon sağlık turistine ülkemizde sağlık hizmeti sunmayı, 10 milyar dolar medikal turizm geliri elde etmeyi hedefliyoruz.

Sağlık alanında bilimsel çalışmalar ile birlikte yüksek teknolojili ürünler geliştirmeyi hedefliyoruz. İlaç ve tıbbi cihazda yerlileştirme ve teknoloji transferinde Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığımız TÜSEB’in aktif rol alması yönünde yeniden yapılandırma hazırlıklarını yapıyoruz.

H.M: Yerli ve mili üretim motivasyonumuzun arttığı son dönemlerde yerli üretimcileri teşvik için Bakanlık hangi çalışmaları yapıyor?

F.K: İlaç sektöründe yerelleşmeyi çok önemsiyoruz. İlaç alanında başlattığımız yerelleşme çalışmalarını tüm sağlık ürünlerine yaygınlaştıracağız. Nihai amacımız ilaçta, aşıda, kan ürünlerinde, tıbbi cihazda kendi kendine yetebilen bir ülke olmak. Döviz kurundaki dalgalanmalar bu konuda ne kadar isabetli bir karar verdiğimizi ortaya koydu. Bir diğer hedefimiz de global pazarlarda rekabet edebilen bir üretim yapısına kavuşmak.

İlaçta yerelleşme çalışmalarımıza başlarken üç temel hedefimiz vardı. İthalatı azaltarak cari açığı düşürmek, ilaç sanayimizin kapasite kullanım oranını geliştirmek ve buna bağlı olarak nitelikli iş gücü istihdamını arttırmak.

Stratejik ürünlere teşvik vereceğiz

Bugün ülkemizde tükettiğimiz her 100 kutu ilacın 80’ini ülkemizde üretiyor hale geldik. Ancak bu rakam değer bazında yüzde 46 seviyesinde kalıyor. Katma değeri daha yüksek ürünleri yerelleştirmemiz gerekiyor. Stratejik önemi haiz bütün ilaç ve aşıların ülkemizde üretilmesini hedefliyoruz. Bunun için gerekli teşvikleri de sağlama kararlılığındayız.

Sanayimizin kapasite kullanım oranı yüzde 65’lerden yüzde 75’lere çıktı. İstihdamda da 35 binler seviyesini yakaladık. Burada yakaladığımız ivme ile daha fazla sayıda «yüksek katma değerli ürün üretme» ve «bu ürünleri dünya pazarlarına ihraç etme» hedefimize ulaşacağız.

Varolan ürünleri tekrar üretmekle sınırlı kalamayız

Bilginin mülkiyetine sahip olmadan yerli üründen söz etmek mümkün değil, bu gerçeğin farkındayız. Sadece dünyada var olan ürünleri tekrar üretmekle sınırlı kalamayız. Tıbbi cihazda ileri teknolojiyle birlikte ileri teknolojinin bilgisine de sahip olmalıyız. İnovatif ilaç çalışmalarına da girmeliyiz. Sağlık biyoteknolojisi alanında bilimsel çalışmalar yapmalıyız. Bu konuda ülkemizin ciddi bilimsel teşvik imkanları var. TÜBİTAK ve yakın gelecekte TÜSEB eliyle bu araştırmaları ve araştırma sonucu keşiflerin ticarileşebilmesi için teşvikler vermeyi planlıyoruz. Kendi markamızı oluşturmamız gerekiyor. Bunu başaracak potansiyele sahibiz.

H.M: Hekimler ve diğer sağlık çalışanları için hangi kolaylaştırıcı çalışmalar yapılıyor?

F.K: Hekimlerimiz ve sağlık çalışanlarımız 7 gün 24 saat kesintisiz devam eden kutsal bir iş icra ediyorlar. Halkımız adına bu kutsal emeğin sahiplerine teşekkür ediyorum. Milletimizin sağlık hizmetlerinden memnuniyeti sağlık çalışanlarımızın fedakarlıklarının eseri. Sağlık işgücümüz en büyük zenginliğimiz ve güvencemiz. Onların inancı ve azmi olmasa, belirlediğimiz yüksek hedeflere ulaşmamız mümkün olmaz.

Multidisipliner Simülasyon Destekli Eğitim Merkezi kuruluyor

En son verilere göre sağlık çalışanı sayımız, 630 bini Bakanlığımız bünyesinde olmak üzere 1 milyonu aşmış durumda. Ancak buna rağmen halen gelişmiş ülkelerin istihdam ortalamasının uzağındayız. Bu açığı önümüzdeki yıllarda kapatacak ve çalışanlarımızın işyükünü hafifleteceğiz. Sağlık çalışanlarımızın özlük haklarıyla ilgili yasal düzenlemeler gerçekleştirdik.

Hekim ve diş hekimlerinin emekli maaşlarında ek ödeme ile iyileştirme yaptık. Sağlık çalışanlarımız için “fiili hizmet zammı” düzenlemesinin hayata geçmesini sağladık. Sağlıkta şiddeti önlemeye yönelik caydırıcılık sağlayacak yasal düzenleme çıkardık. Buna ek olarak sağlıkta şiddeti önleme eylem planı hazırlıyoruz. Aynı zamanda sağlık çalışanlarımızın mesleki gelişimine de büyük önem veriyoruz. Çalışanlarımızın deneyimini arttırmak ve meslek içi eğitimini pekiştirmek amacıyla Multidisipliner Simülasyon Destekli Sağlık Eğitim Merkezi’ni kuruyoruz.

Sağlık çalışanlarımızı daha güvenli ve nitelikli çalışma koşullarına kavuşturmak için ne gerekiyorsa yapmaya devam edeceğiz.