Sağlık Profesyonellerinin Dergisi
1 Eylül 2021

Dr. REŞAT BAHAT
Özel Hastaneler ve Sağlık Kuruluşları Derneği (OHSAD) Genel Başkanı

Özel Hastaneler ve Sağlık Kuruluşları Derneği (OHSAD) Genel Başkanı Dr. Reşat Bahat, pandemi etkisindeki sağlık sektörüyle ilgili yorumlarını, tavsiyelerini ve gelecekle ilgili öngörülerini hospitalmanager’a anlattı.

H.M: Özel sağlık sektörü pandemi sonrası normal düzenine hızla geçebilecek mi, bu konudaki düşünceleriniz nelerdir?

R.B: Ülkemizin en büyük şansı pandemiye güçlü bir sağlık sektörü ile yakalanmış olmasıydı. Ayrıca güçlü bir özel sağlık sektörü de bu sürecin başarılı olarak geçirilmesinde önemli bir etken oldu. İstanbul’da yoğun bakım yataklarının %40’ı özel sektörde. Türkiye genelinde de yoğun bakım hizmetlerinin %20’sini özel sektör karşıladı. Bu büyük ölçekli bir yatırım. İlk defa bir halk sağlığı sorununda özel sektör devletin yanında yer aldı. Pandemi süreci güçlü kamu, güçlü özel sektör ve kapsayıcı sosyal güvenlik sistemi sayesinde başarılı bir şekilde atlatıldı.

Pandemi sürecinde tüm bu yaşananlar bize ülkemizde özel sektörün ne kadar güçlü olduğunu bir kez daha gösterdi. Sektörümüzün çok ciddi yatırımları var, yüksek teknoloji ile hizmet veriyoruz. Diğer yandan kalifiye sağlık personelimiz var. Kalp naklinden plastik cerrahiye, botoks dolgudan saç ekimine kadar tüm alanlarda nitelikli sağlık hizmeti veriyoruz. Dünyada bu nitelikte sağlık hizmeti veren sayılı ülkeler arasındayız. Dolayısıyla özel sağlık sektörü hızla normal düzenine geçebilecek durumda.

H.M: Pandemi sonrası yeni yatırımlar bekleniyor mu?

R.B: Sağlık yatırımcıları için pandemi süreci çok sıkıntılı bir dönem oldu. Personelimizin %40’ı çok yoğun çalıştı, geri kalanın bir kısmını çalıştırmaya devam ettik, bir kısmını da kısa çalışma ödeneği ile cüzi gelirlerle yaşamını sürdürmek zorunda bıraktık. Durumun uzaması bizim kaynaklarımızda ciddi erimelere neden oldu. Devletimizin gösterdiği irade ile yapılandırmalar oldu, bankalar olağanüstü anlayış gösterdiler. Bizim beklentimiz bu anlayışın artarak devam etmesi doğrultusunda. Sonuçta sağlık bir kamu hizmeti ve kamu-özel-üniversite ayrımı olmaksızın verilen bu desteklerle stratejik bir sektör olan sağlık sektörünün güçlü kalması kamu yararına. Yani daha fazla desteğe, ücretsiz ilaçlara, tıbbi malzemeye ve elbette personel desteğine ihtiyacımız var.

Tabii ki pandemi sürecinde bütün dünya ekonomisi çok sarsıldı. Şu haliyle sektörümüzün yeni yatırım yapması çok zor. Yeni yatırım yapmaya değil mevcut durumu korumaya çalışıyoruz. Ancak tabii ki bu geçici bir dönem. Güneşli günleri de göreceğimize inanıyoruz. Ülkemizin gücüne inanıyoruz. Pandeminin hafiflemesiyle ve devletimizin teşvikleriyle birlikte yine yatırım yapmaya ve istihdam yaratmaya devam edeceğiz.

H.M: Sağlık hizmetlerinin maliyetlerindeki artışı hizmet sunucular fiyatlarına yansıtabilecekler mi?

R.B: Türkiye’de 550-600 tane özel hastane var, 2 bin tane özel sağlık kuruluşu var, özelde 350 bin sağlık personeli var. Özel hastanelerin çok az bir kısmı dışında tamamı sosyal güvenlik sistemi dahilindeki hastalara bakıyor. Sosyal güvenlik sistemi ödemelerini Sağlık Uygulama Tebliği (SUT) üzerinden yapıyor ve sizin de bildiğiniz gibi SUT fiyatları 12 yıldır sadece 2021 yılında %20 artış yapıldı. Yapılan artış için teşekkür ederiz ancak tabii ki 12 yılda sürekli artan maliyetler karşısında yeterli olmadığı çok açık. Biz döviz ile borçlanıyoruz. Teknolojilerimiz, cihazlarımız yurtdışından bize dövizle geliyor. Kurlardaki artış bizi çok ciddi olarak vurdu. Bu durumda özel sektör bunu fiyatlarına yansıtmak zorunda. Başka türlü sürdürülebilir bir ortam yaratma ve verdiğimiz hizmeti devam ettirme şansımız yok.

H.M: Küçük ölçekli sağlık kuruluşlarından zor durumda olanlar var mı, bu anlamda olumsuzluklar bekliyor musunuz?

R.B: Biz sektörümüzün zor durumda olduğunu söylediğimizde neden büyümeye devam ettiğimiz soruluyor. Aslında burada esas olan şey ölçek ekonomisi. Biz verdiğimiz hizmetlerin %40’ını farksız sunuyoruz, sadece SGK’nın ödediği bedeller ile yapıyoruz. Diğer yandan ölçek ekonomisine geçmeden ayakta kalamıyoruz.

Daha çok hastayı kendinize çekerek ortak giderlerinizi azaltabilirsiniz. Her hastanede bir müdür, bir baş hemşire olacak mı? Olacak. Satın alma, yemekhane, ameliyathane olacak mı? Olacak. Bunların hepsi masraf. 24 saat hizmet sunacak mısınız? Evet. Bu durumda fiyatlar da eğer ucuz ise, siz butik hastane olamıyorsanız, ayakta kalabilmek için hızla büyümeniz gerekir. Ancak gerek bütçe gerekse de Sağlık Bakanlığının kadro ve yatak planlaması nedeniyle büyümeyi gerçekleştiremeyen hastaneler daha da zor durumda. Önümüzdeki süreçte ayakta kalmaları daha da zorlaşacak.

H.M: Sağlık kuruluşlarının yöneticilerine bu dönemde ne tür tavsiyeleriniz olur?

R.B: Pandemi değişimi çok hızlandırdı. Hastalarımızla güvenli uzaktan sağlık erişiminin yolunu hızla geliştirmeliyiz. Maliyet muhasebesi çok daha önemli. Hijyenin gösterilmesi ve kalite daha da öne çıkacak. Yine sağlık turizmi konusunda toplu çabalarımızı artırmamızda fayda var. Hastaların merkezde tutulduğu sağlık hizmet sunumu ülkemizde de dünyada da hiç bitmeyecek bir ihtiyaç. İnsanlar daha uzun yaşıyor, bu sağlığı yönetmeyi zorlaştıran bir durum. Maalesef insanların sağlıksız ve ekonomisi zayıf şekilde yaşlanması tüm ekonomilerin sorunu, daha fazla sağlık ekonomisine kafa yorup siyasete çözüm içeren bilgiler iletmemiz gerekir. Çok şerefli bir iş yapıyor yönetici arkadaşlarımız, dünyaya örnek olduğumuz alanların başında geliyor sağlık. Bu hep birlikte oluşturduğumuz bir değer. Herkesin emeklerine sağlık.