Sağlık Profesyonellerinin Dergisi
20 Kasım 2017

Hastalık ya da travma sonrasında hayati fonksiyonlarından bir veya birden fazlası bozulan hastalar bilindiği gibi yoğun bakımda tedavi ediliyor. Son verilere göre; Türkiye’de, yaklaşık 22 bin erişkin, 12 bin yeni doğan ve bin 500’ü çocuk yoğun bakım yatağı olmak üzere 35 bin 500 yoğun bakım yatağı bulunuyor. Yoğun bakım ünitelerine gelen hasta sayısına bakıldığında ise her geçen gün yoğun bakım yatak ihtiyacının da arttığı görülüyor. Yoğun bakım yatak sayılarımız bir çok Avrupa ülkesinin üzerinde olmasına rağmen maalesef ünitelerin rasyonel kullanılamaması nedeniyle uygun hasta için uygun yatak bulunamadığı yönünde haberler de duyuluyor. Bu nedenle yoğun bakım yataklarını en doğru hastalar için kullanabilmek, yani gerçek yoğun bakım hastalarına yer açmak gerekiyor.

Sağlık Bakanlığı’nın son verilerine göre; yaklaşık yüzde 20 civarında yoğun bakım hastasının seviyesine uygun olmayan ünitelerde, yüzde 15’inin ise palyatif bakım hastası olmak üzere toplamda yüzde 35 civarında hastanın durumuna uygun olmayan yoğun bakım ünitelerinde yattığı bildiriliyor.

Yoğun bakımların büyük çoğunluğu sayıları yaklaşık 5 bin 500 olan anestezi ve reanimasyon uzmanları tarafından yönetilirken; bu uzmanlar dışında, iç hastalıkları, genel cerrahi, nöroloji, göğüs hastalıkları ve enfeksiyon hastalıkları uzmanları da “Yoğun bakım uzmanlık eğitimi”nde yer alan diğer branşlar arasında geliyor. Tabii tedavinin kalitesinin bu kadar kritik olduğu böylesi bir alanda teknoloji ve donanımın da ileri düzeyde olması gerekiyor. Tüm bu veriler ışığında “hospitalmanager” Dergisi olarak Türkiye’nin yoğun bakım ünitesine girdiğimiz bu sayımızda her yönüyle yoğun bakımları incelemeye çalıştığımız özel bir sayı hazırladık. Siz okurlarımızın ilgi ve beğenisine sunuyoruz.

Geçtiğimiz günlerde 24 saat içinde gencecik 2 uzman hekim ve 1 tıp fakültesi öğrencisinin intihar haberlerini aldık. Aslında bu sadece ülkemizin sorunu değil. ABD ve gelişmiş batı ülkelerinde de hekimlik ve hemşirelik mesleğinde benzer vakaların yaşandığını ve sıkıntıların olduğunu söylemek mümkün.

Peki hekimler mesleğe, tedavi etmek gibi çok kutsal amaçlarla başlarlarken neden vazgeçiyorlar?

Neden intiharı seçiyorlar?

Muhtemeldir ki; İçinde bulundukları koşullarla başa çıkamayarak kişiliklerine ilişkin kanaatlerin toplamını oluşturan öz benliklerinde zedelenme yaşıyorlar. Yetersizlik ve belki de toplumdaki saygınlıklarının azaldığını hissedebiliyorlar. Gelecek, iş ve aş kaygıları ve tükenmişlik sendromu sonucunda insanın en sonunda verdiği reaksiyon ise vazgeçmek olabiliyor. Bu yüzden bu sonuca giden nedenleri de irdelemek gerekiyor.

Tükenmişlik sendromu yaşayan hekim oranlarının ABD’de yüzde 25 olduğu belirtiliyor. Literatürde “Burn Out” yani “Tükenmişlik Sendromu” yazıldığında konuyla ilgili yaklaşık 2 bin 500 makale yer alıyor. Konunun bu yönüyle de ciddi bir şekilde iredelenmesinde fayda var gibi görünüyor.

İntihar olaylarından sonra Sağlık Bakanı Dr. Ahmet Demircan’ın twitter hesabından yayınladığı yapıcı, samimi ve anlamlı mesaj ise ümit veriyor: “Doktor kardeşlerimizin intiharları sebebi ne olursa olsun bütün intiharlar gibi beni ifade etmekte zorlandığım derin bir üzüntüye boğdu. Çözülemeyecek sorun yoktur. Ben hekim arkadaşlarım ve sağlık çalışanlarının yetenek, azimlerine güveniyorum. Bütün sorunları el ele vererek çözeceğiz. Sağlık çalışanlarına baş sağlığı diliyorum.”

Gerçekten bu tür mesajlara, ortak aklı bir araya getiren ve çözüm sunan modellere ihtiyacımız var. Çünkü bu mesaj, “Sağlık sistemine şöyle bir dönüp başka bir gözle bakalım ve insana da dönüp başka bir gözle bakalım” mesajlarını da içeriyor.

Tabii gencecik hekimlerimiz maalesef intihar etti. Ama bu sistemde çalışan diğer sağlık profesyonelleri için de böyle haberler almayacağımızın garantisi var mı? Bu sistemde hepimiz yoğun ve büyük fedakarlıklar yaparak çalışmaya gayret ediyoruz. Hayat kurtarma sorumluluğu belki önce hekimde ama etkileri herkesin üzerinde.

Sanki sağlık sistemi de hekim de bu yüzden yoğun bakımda…

Tüm sağlık camiasının başı sağolsun.

Öncelikle 21 Kasım’da Acıbadem Altunizade Hastanesi’nde yılın başarılı sağlık yönetcilerini ve sosyal sorumluluk projelerini ödüllendirdiğimiz ödül törenimizde ve sonrasında da “diyabet” özel sayımızda buluşmak üzere…

O zamana dek de tam iyilik halinde kalmanız dileğiyle…

Saygılarımızla,

Ayşenur Asuman Uğur

Genel Yayın Yönetmeni

asuman@hospitalmanager.com.tr

www.asumanugur.com