Sağlık Profesyonellerinin Dergisi
20 Temmuz 2017

Türkiye’de hastane ve üniversite afiliasyonunun ilk örneği Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Vakfı’na bağlı olarak kurulan Academic Hospital, İstanbul Altunizade’de hizmet veriyor. 25 yıl önce kurulan hastanenin 2014 yılında yeni bir döneme girmesiyle, yüzde 50’si hala vakfın olan hastanede, 44 doktorun küçük hisselerle ortak olduğu yeni bir yapı oluşturuldu. 2014 yılından bu yana Academic Hospital Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini sürdüren ve uzun yıllar Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde başhekimlik görevini sürdüren Türkiye’de ve dünyada başarılı işlere imza atan Prof. Dr. Zehra Neşe Kavak ile bu özel yapıyı ve sağlık yöneticiliğini konuştuk.

AYŞENUR ASUMAN UĞUR

hm Academic Hospital’ın kuruluş sürecini dünden bugüne anlatabilir misiniz?

Academic Hospital, Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Vakfı’na bağlı olarak bundan 25 yıl önce kuruldu. Kurulduğu zaman Türkiye’de hastane ve üniversite afiliasyonu alanında örnek tek hastaneydi. Türkiye’de kanunsal ve bürokratik engellerden dolayı bize benzer bir diğer yapı yaygınlaşmadı.

2011’den sonra hastane finansal krize girdi. Bu krizin en büyük nedenlerinden biri de tam gün yasasının çıkmasıydı. Çünkü hocalar bu yasayla üniversiteye dönmek zorunda kaldılar ve Academic Hospital’daki hekim sayısı azaldı. Bunun sonucunda da hastaneyi ayakta tutmak ve mali krizi durdurmak için yeni arayışlara gidildi. Alıcılar çıktı ama; burası vakıf hastanesi olduğu için kimlere satılacağı kararını vakfın vermesi gerekiyordu ve karar verildi. Doktorlar olarak bir şirket kurduk ve hastanenin yüzde 50’sini almaya talip olduk. Vakıf genel kurulundan da bu kararı geçirdik ve böylece kendi çalışan doktorları hastanenin belirli bir yüzdesine sahip oldu. Güzel bir model olmuştu. Ancak 14 milyon TL borcu olan bir hastaneyi almıştık.

hm Borcu olan bir hastaneyi devir aldınız. Böyle bir riski almak günümüzde kolay değil…

Evet, risk aldık. Çünkü burayla gönül bağımız vardı ve mali krizden hastaneyi çıkarırız diye düşündük. Sonuçta da krizi yönettik ve borçları ödedik. Hastane kara geçti. Mevcut hastanenin yanına yeni hastane binamızı da yaptık ve bu binanın bir kısmını da öz kaynakla yaparken, bir kısmı için de yatırım kredisi aldık.

hm Şu anda kaç ortaklı ve nasıl bir çalışma yapısı var?

Hastanenin yüzde 50’si hala vakfın. 44 doktorumuz hastaneye temsili olarak küçük hisselerle ortaklar. Biz büyük hissedar olarak 5-6 kişiyiz. Ortaklar birbirine yabancı değil. Sonuçta yıllardır bu çatı altında hep birlikte çalıştık. Problemleri herkes biliyor. Aykırı bir ses de çıkmıyor. Dışardan yeni ortaklar dahil olsaydı işimiz sanırım daha zor olurdu.

hm Hem hekimlik yapıyor ve hem de hastane yönetiyorsunuz ki hastaneler dünyanın en zor yönetilen işletmelerinin başında geliyor ve kadınsınız. Kadın profesyonel sağlık yöneticisine de bu sektörde sık rastlanmıyor. Neler söylersiniz…

Zorlandığım pek bir durum yok aslında. Tabii insanla uğraşmak zor. Ama yönetmekten ziyade, yeni hastanenin inşaat döneminde çok zorlandık. Hatalar oluştu ve tekrar yapıldı. Çünkü mevcut bir binayı onardık. Bu durum sıfırdan bir bina yapmaktan daha zor. Ama bakın sıfırdan yapılmış bir bina gibi görünüyor. Öte yandan önemli olanın işine vaktini vermek ve enerjini harcamak olduğunu düşünüyorum. Çünkü kadınlar enerjilerini pek harcamak istemiyorlar. Michael Jordan’in bir sözü var: “Çalışmak başarıyı getirir, takım çalışmasıysa şampiyonluğu.” Bunu uygulayarak süreci dengeliyorum sanırım. Hastanede son kararları ben veririm ama çok fikir alırım. Hastane yönetmek zaten zor ama hele ki, 52 profesörün olduğu muazzam bir akademik kadroyu yönetmek daha da zor. Hocalar zaten kendi içlerinde bir Cumhuriyet.

hm Doktordan yönetici olmaz da deniyor…

Evet, doktordan yönetici olmaz deniyor ama, doktorlar çok yönlü insanlardır. Doktordan iyi müzisyen, sanatçı ve yönetici olur. Çünkü doktorlarda kafaları farklı şeylere çalışabilen bir kapasite var. Özellikle cerrahlar çabuk karar alan bir grup. Bu nedenle hızlı olmak zorundalar ve bu durum benim yöneticilik anlayışıma da yansıdı. Benim şöyle bir avantajım var ki; üniversite hastanesinde başhekimlik yaptığım yıllarda çok inşaat yaptırdım hem de bağışlarla. Bürokrasi, komisyon, devletten izinler vb. çok karışık işlerdir. İşte o dönemde bu süreçleri yönetirken, yaptırdığım o inşaatlar bana çok tecrübe kattı. Tabii hekimlik ayrı enerji gerektiriyor ve 24 saat sürüyor. Hem yöneticilik, hem hastanenin borçlarının ödenmesi, hem yeni hastane yapılması süreciyle aynı anda hekimlik mesleğimi yaparken de zorlandım. Ama buradaki işleri çok şükür oturttuk.

hm Orta ve uzun vadeli planlarınız, yeni yatırım hedefleriniz nelerdir?

Kuveyt ve Katar’ da şube şeklinde branş hastanesi açma fikrimiz var. Kağıthane’de de İstanbul Kent Üniversitesi’ni kurma çalışmalarını sürdürüyoruz YÖK’ten karar çıktı. 3 fakülte ve 2 meslek yüksek okulu önümüzdeki yıllarda öğrenci almaya başlayacak.