Sağlık Profesyonellerinin Dergisi
29 Mart 2022

Prof. Dr. BİLGİ BACA
Artı İstanbul Cerrahi Grubu Kurucu Üyesi

Artı İstanbul Cerrahi Grubu, Türkiye ve dünyada birçok ilki gerçekleştiren, alanında binlerce cerrahi operasyon deneyimi bulunan cerrahlara sahiplik ediyor. Grubun kurucularından Prof. Dr. Bilgi Baca, oluşumun nasıl bir hedefle yola çıktığını, pandemi sürecinin etkilerini ve uyguladıkları ameliyat yöntemlerini hospitalmanager’a anlattı.

H.M: Artı İstanbul Cerrahi’den kısaca bahseder misiniz?

B.B: Artı İstanbul Cerrahi Grubu, alanlarında uzmanlaşmış profesör, doçent ve uzman doktorlardan oluşmaktadır. Grup içindeki doktorlar olarak Acıbadem Maslak Hastanesi, Acıbadem Altunizade Hastanesi ve Acıbadem Mehmet Ali Aydınlar Üniversitesi Atakent Hastanesi’nde görev yapmaktayız. Hepimiz İstanbul’un köklü üniversitelerinden olan İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde genel cerrahi eğitimimizi tamamladık. Bu ortak özellik bizim yıllardır uyum içinde, ekip olarak çalışmamıza olanak sağladı. Hedefimiz daima günümüzde hızla gelişen teknolojiyi kullanarak, kanıta dayalı tıp eşliğinde, ileri düzey cerrahi işlemleri güvenli ve başarılı bir şekilde uygulamaktı ve bu hedefi gerçekleştirmenin ancak bir ekip çalışmasıyla mümkün olacağını düşündük. Artı İstanbul Cerrahi Grubu da tam olarak bu amaçla doğdu.

H.M: Pandemi süreci ameliyatlarınızı nasıl etkiledi?

B.B: Pandemi tüm dünyayı etkilediği gibi bizleri de negatif yönde etkiledi. Hastalarımız haklı olarak toplu alanlardaki bulaş riskinden korktuklarından bir çok toplu alanlara gidemedikleri gibi hastaneye de gelmediler, bu yüzden muayene ve tetkik süreçleri gecikmiş oldu. Kanser tanısı henüz koyulmamış olan hastalarımız da ne yazık ki bu süreçten oldukça olumsuz etkilendi ve bazılarının tanıları ancak hastalığın ileri evrelerinde konulabildi. Acil ameliyat olması gereken hastalarımızı ameliyat edebildik fakat elektif dediğimiz acil olmayan ameliyatlarımızı ertelemek zorunda kaldık. Ancak ne yazık ki elektif ameliyatı olan hastalarımız da bu sarkmalardan dolayı çeşitli sıkıntılar çektiler ve içlerinden bazılarının sıkıntıları artma eğilimi gösterdiğinden onları elektif sınıflandırmasından çıkartarak acil ameliyata almak zorunda kaldık.

Şubat ayında olmamız ve 4 Şubat’ın Dünya Kanseri günü olması vesilesiyle okuyucularımıza bir hatırlatmada bulunmak istiyoruz. Kanser önlenebilir bir hastalıktır ancak bu hastalıkta tanının erken konulması elzemdir. Salgının etkisinin gitgide azalmakta olduğu bugünlerde lütfen gerekli önlemlerimizi alarak hastanelere ve doktor kontrollerine gitmekten çekinmeyelim. Erken tanı hayat kurtarır!


H.M: Kanser hastalarınız için bu süreçte almış olduğunuz farklı önlemler oldu mu?

B.B: Elbette oldu. Kanser gibi öncelikli bir durumu olan hastalarımızın kontrolleri pandemiden çok fazla etkilenmedi, görüşmeleri salgına karşı standart önlemlerimizi alarak her zaman yaptığımız şekilde tamamladık. Hastanelerimizin acil bölümüne gelen Covid şüpheli hastalar ise pandemi muayene odalarına ve gözlem odalarına alındılar ve kontrolleri pandemi polikliniğinde yapıldı. Yatış verilen hastalar ise odalarına götürülmeden önce Covid testine tabi tutuldu ve salgına yakalanmış olup yatması gereken hastalar ayrı bir katta pandemi servisinde yatırıldılar. Hastanenin aldığı bu sıkı önlemler sayesinde ve hastalarımızın da gerekli özeni göstermesiyle hemen hemen herkes salgından korunmuş oldu ve tedavilerin aksamaması sağlandı.

H.M: Ameliyat yöntemlerinden kısaca bahseder misiniz? Sizlerin tercihi ne yönde oluyor?

B.B: Ameliyat şekillerini ilk önce açık ve kapalı olarak adlandırabiliriz. Açık yöntemde ameliyat karnı büyük bir kesi ile açılarak yapılıyor. Kapalı yöntem ise ikiye ayrılıyor; laparoskopik ve robotik.

Kapalı yöntemlerde karın içi karbondioksit gazı ile şişirildikten sonra çok küçük kesilerden borular yerleştiriliyor ve ameliyat boruların içinden geçen aletler ile gerçekleştiriliyor. Karın içindeki buhar ya da sıvılar çeşitli kapalı sistemler ile dışarıya alınarak sıçrama riski minimalize edilmiş oluyor. Hem laparoskopik cerrahi hem de robotik cerrahi yukarıda belirttiğimiz yöntemi kullanıyor ancak robotik cerrahide ameliyat sırasında daha az kişiye ihtiyaç duyulur.

H.M: Robotik cerrahinin hastalarınıza sağladığı avantajlardan da bahseder misiniz?

B.B: Robotik cerrahi ile laparoskopik cerrahi avantajlarının kesişimini şu şekilde özetleyebiliriz:

  • Ameliyat sonrası az ağrı,
  • kısa yatış süreleri,
  • minimal kesiden dolayı iyi kozmetik sonuç,
  • ameliyat sonrası karın içi yapışıklığın açık ameliyatlara göre daha az gözlenmesi,
  • kesi yeri fıtığı gelişiminin çok düşük olması,
  • daha az yara yeri enfeksiyon riski,
  • daha az kan kaybı.

Robotik cerrahinin ayrıştığı noktaları ve kendine has avantajlarını ise şu şekilde özetleyebiliriz:

  • Cerrahın konsolda oturmasından dolayı yorgunluğunun daha az olması sebebiyle uzun süren ameliyatlarda cerrahın konsantrasyonu dağılmaz ve ameliyat boyunca hastaya optimum seviyede tedavi sağlar.
  • Kamerayı tutan ya da asistanlık yapacak doktora bağımlı olmaması sayesinde tüm ameliyat boyunca kontrol ameliyatı yapan cerrahta olur.
  • Cerrahın elinin titreme olasılığının olmaması komplikasyon riskini azaltır.
  • Aletlerin 540 dereceye kadar hareket kabiliyeti olması dikiş atma gibi işlemlerde kolaylık sağlar, insan bileğinin yapabildiği hareketlerden daha fazlasını cerraha sunar ve bu da ameliyatın başarısına etki eder.
  • Kameranın 3 boyutlu ve yüksek kalitede görüntü sağlaması sayesinde derinlik algısı eklenir ve sinir gibi yapılar daha net görülür. Bunun yanı sıra robotik kameranın kızılötesi görüntüleme yapabilmesi de biz cerrahlar için büyük avantajlar sağlamaktadır. Bu görüntüleme gözün görebildiğinden bir adım ötesini bize göster, yani çıplak gözle göremediğimiz anatomik yapıların görüntülenmesini sağlar. Ameliyat sırasında aldığımız bazı kritik kararlarda robotik sistemde gördüğümüz kızılötesi görüntüler yol gösterici olmaktadır.
  • Aletlerin kaldırma gücünün fazla oluşu özellikle obez hastalarda büyük avantaj sağlar.
  • Ameliyat sırasında kullanılan damar kesme aletlerinin yüksek hareket kabiliyeti sayesinde damarlar daha doğru konumlandırılarak daha kısa sürede ve çevre dokulara daha az ısı yararak ameliyat yapmaya olanak sağlar. Bu hız ve düşük ısı yayılımı sayesinde sağlıklı dokular, özellikle de sinirler yaralanmaz ve hastanın yaşam kalitesine doğrudan etki eder.
  • Ameliyat sırasında kullandığımız doku kapatma aletleri (stapler) robotik cerrahideki bir diğer önemli avantajımızdır. Laparoskopik ve açık cerrahide de kullanılan staplerlerin aksine robotik cerrahide kullanılan staplerler akıllı kapatma özelliğine sahiptir. Bu özelliği sayesinde saniyede binden fazla ölçüm yaparak bize dokuların kalınlığına dair bilgi verir ve komplikasyonların önüne geçmemize yardım eder.

Röportajın başında da belirttiğim gibi bizlerin tercihi daima hızla gelişen teknolojiden faydalanmak ve hastalarımızın da faydalanmasını sağlamak. Ancak sizlerin tercihi ne yönde olursa olsun, hastanemize geldiğinizde kendilerini size ve sağlığınıza adamış bir ekiple karşılaşacağınızdan kuşkunuz olmasın.