Sağlık Profesyonellerinin Dergisi
1 Haziran 2017

Günümüzde inovatif yaklaşımlarla geliştirilen yenilikçi teknolojilerin hem kamu hem de özel sektör tarafından eş zamanlı olarak temin edilip kullanıldığı bir Türkiye’den bahsetmek mümkün. Bu temin ve kullanım ise en çok sağlık alanında ve hastanelerin bir anlamda kavşak noktaları olan radyoloji bölümlerinde kendini hissettiriyor. Bu yönüyle sağlık merkezlerinin gurur, motivasyon kaynaklarının başında gelen ve rekabette avantaj sağlayan radyoloji bölümlerinde internet ağı ile dünyanın diğer merkezleriyle bağlantılı sağlık işlemleri yapılabilirken, ülkemizde kağıtsız ve filmsiz bir çalışma ve hizmet ortamının sağlık merkezlerinin önemli bir kısmında sağlandığı da biliniyor.

Yüksek teknoloji ile beraber yüksek kalitede elde edilen görüntülemelerin hastayı doğru değerlendirmede önemi elbette çok büyük. Ama radyolojide artık sadece filmi doğru yorumlama hizmeti çoktan gerilerde kaldı. Artık filmleri tek başına değerlendirerek, organların ya da dokuların morfolojik görünümlerine bakarak, tanı koymaya çalışmanın yetersiz olduğu görülürken, günümüzde radyoloji branşında da hastaya bütüncül bakmanın ve önce zarar verme ilkesinin daha ön plana çıktığı farkediliyor.

Örneğin; hastanın medikal durumunun planlanan çekime uygunluğu konusunda daha hassas bir yaklaşım sergilenirken, x-ışınlarını daha ekonomik ve az kullanmaya yönelik yenilikler ve yeni yazılımlar ile çok daha düşük radyasyon dozu ile benzer kalitede görüntüler alınabiliyor. Hem de çok daha kısa sürelerde…

Tabii radyoloji deyince bundan yıllar önce akla sadece teşhis aşaması geliyordu. Ama artık işin teşhisten sonra girişimsel radyoloji uygulamalarıyla gelen tedavi aşamasında da radyolojinin çok çok önemli bir yeri olduğunu biliyoruz. Zira bu yönüyle tıbbın en hızlı ilerleyen bilim dallarından biri olan girişimsel radyoloji, cerrahiye bir seçenek olarak ve cerrahinin yapılamadığı durumlarda aldığı başarılı sonuçlarıyla sağlıkçıların ve hastaların yüzünü güldürüyor.

Kalp- damar hastalıklarından sonra dünyada görülme sıklığı en fazla olan kanser hastalığı, kişiselleştirilmiş tedaviler ve yeni radyoterapi cihazlarının da etkisiyle kontrol altına alınabilirken, hastaların sağ kalım sürelerinin de arttığı görülüyor. Yani kanser artık güncel tedavilerle kronik hastalık olma yolunda ilerliyor, genetik testlerin ise kanser teşhis ve tedavisinde söz sahibi olma derecesi de artıyor.

Önümüzdeki sayılarda Türkiye’nin en iyi ameliyathanelerine ve biz de en iyi ameliyathaneleri kurma yolundayız diyen iddialı sağlık merkezlerine yer vereceğiz. Ayrıca sağlık yönetimi eğitimi veren üniversiteler de gündemimizde olacak. Ve bizleri heyecanlandıran bir diğer sayı konumuz ise; “Anadolu Hastaneleri” olacak. hospitalmanager Anadolu’daki özel sağlık merkezlerinin de sesini duyuracak. Zincir hastane gruplarının Anadolu’daki orta ve küçük ölçekli sağlık merkezlerini satın almaya başlamaları, hissedarı olmalarıyla gelen birleşme süreçleri sistemi nasıl etkiledi? Devletin hizmet alanını genişletmesi ve yapılan dev hastane yatırımlarıyla Anadolu’da ayakta kalmaya çalışan hastaneler nasıl stratejiler izliyorlar? Kurumsallık onlar için ne ifade ediyor? gibi sorular “Anadolu” özel sayımızda cevap bulacak. Tabii hastanelerin yönetim anlayışlarının da mercek altına alınacağı bu özel sayıda; profesyonel sağlık yöneticileriyle çalışmadan, sağlıkta pozitif yönetim ortamı oluşturmadan, sağlık merkezlerini beden ve ruh sağlığı yerinde bir şekilde yaşatmanın artık günümüzde pek de mümkün olmadığı bir anlamda ispatlanmış olacak…

Bir sonraki sayıda buluşana dek tam iyilik halinde kalınız…

Saygılarımızla,

Ayşenur Asuman Uğur

Genel Yayın Yönetmeni

asuman@hospitalmanager.com.tr

www.asumanugur.com