Sağlık Profesyonellerinin Dergisi
11 Nisan 2022

DENİZ YAZICI
İMECE Destek Danışmanlık Hizmetleri
Genel Müdür Yardımcısı

İMECE Destek Danışmanlık Hizmetleri Genel Müdür Yardımcısı Deniz Yazıcı, şirketlerinin faaliyetlerini, özel sağlık sigortacılığında finansal sürdürülebilirlik ile ilgili görüşlerini ve sektörle ilgili değerlendirmelerini hospitalmanager ile paylaştı.

H.M: İMECE Destek’ten ve faaliyetlerinizden kısaca bahseder misiniz?

D.Y: 2022 yılına henüz yeni girdiğimiz bu zaman zarfında İMECE Destek olarak yeni projeler ve yatırımlarla sektöre katkı sağlayan çalışmalarımıza devam ediyoruz.

İMECE, kuruluşundan bugüne TPA hizmetleri dışında aktüeryasını, ekonomik analizlerini, teknoloji stratejilerini belirleyerek, sektör ve birey ihtiyaçlarına yönelik tasarladığı ürünlerin proje yönetimini de üstlenerek birçok yeni ürünü hayata geçirmiştir.

Hayat hızla akarken, teknoloji hayattan daha hızlı akmaya devam ediyor. Bizler de bu akışı takip ederek, grup şirketlerimiz arasında yer alan Affinitybox bünyesinde kendi sağlık yazılımımız olan Protein Sistemi’mizin üçüncü versiyonu ile teknolojik geliştirmelere devam ediyoruz. 20 yılı aşkın sağlık ve sağlık sigortacılığı tecrübemiz ile iş süreçlerimizin %70’ini kural yapıları ile el değmeden sistematik olarak yönetilmesini sağlıyoruz.

Mevcutta dokuz adet sigorta şirketi ile işbirliği içerisinde olan İMECE Destek, 2022 yılında çok daha fazla sigorta şirketine TPA hizmetleri sunmaya ve sigorta şirketlerinin portföylerine katkı sağlamaya devam ediyor olacak. Hali hazırda bulunan görüşmelerin 2022 yılında imza altına alınmasını hedeflenmekteyiz.

H.M: Özel sağlık sigortacılığında finansal sürdürülebilirlik ile ilgili düşünceleriniz nedir? (hasar-prim oranlarındaki gelişim, sağlık hizmetlerindeki maliyet artışları, poliçe fiyatları vb.)

D.Y: Sağlığın finansmanı, pandemi dönemi ile daha da önemli hale gelmiştir. Özellikle sağlık finansmanında başarılı yönetim gerçekleştiremeyen ülkeler sıkıntılı süreçlerden geçerken, pek çok kişi sağlık hizmetlerinden mahrum kalmıştır. İçinden geçtiğimiz zorlu kriz dönemi göstermiştir ki, ülkelerin sağlık alanına yaptıkları yatırım büyük önem taşımaktadır. Tüm bireylerin sağlık hizmetlerine finansal açıdan ulaşabilmesini sağlamak için yeterli ve sürdürülebilir kaynak yaratmak, ülkemizdeki sağlık sisteminin devamlılığı için gerekli hale gelmiştir. Ülkemizde de son yıllarda sağlığın finansmanı için önemli bir planlama yürütülmekte, ancak bu alanda dünya ülkeleri ile karşılaştırıldığımızda halen gelişmemiz gereken noktalar bulunmaktadır.

Genel olarak sağlık finansmanı, sağlık sektöründe finansal kaynakların harekete geçirilmesi ve kullanılmasını içeren geniş kapsamlı bir kavramdır. Buna göre, hizmet sunucu sağlık hizmetleri kaynaklarını hastalara, hastalar veya finansal koruma sağlayan üçüncü taraf ödeyiciler ise finansal kaynakları hizmeti sunanlara aktararak, sağlık hizmetleri üçgenini sürdürülebilir kılmaktadır. Sağlık sistemleri bu sayede sadece hastalanmanın finansal riskine karşı güvence sağlamakla kalmamakta, zamanla kişilerarası yeniden dağıtım aracı rolü de üstlenmektedir.

Sağlık finansmanının amacı, tüm bireylerin sağlık hizmetlerine finansal açıdan ulaşabilmesini sağlamak için yeterli ve sürdürülebilir kaynak yaratmak olarak bilinmektedir. Türkiye’de sosyal sağlık sigortacılığı sisteminin Avrupa’daki uygulamalardan daha geç bir tarihte başlamış olması ve Avrupa’daki uygulamalara benzer şekilde kapsamın zaman içinde genişlemesi, cepten ödemelerin finansmanda ağırlıklı bir yer tutmasına neden olmaktadır. OECD ülkelerine göre de sağlık hizmetlerinde cepten ödemelerde ön sıralardayız. Ayrıca Türkiye’de özel sağlık sigortacılığı Avrupa’daki uygulamalardan farklı olarak finansmanda oldukça düşük bir ağırlığa sahiptir. Bu alanda olumlu bir sağlık hizmetine ulaşım artışı için cepten ödemelerin azalması, özel sağlık sigortacılığının ve tamamlayıcı sağlık uygulamalarının sağlık finansmanı içindeki payının artması kilit rol oynamaktadır. Özellikle İMECE’nin ürün gamında da yer alan HMO modeli ile her yaşta ve pek çok şartta sağlık hizmetine hızlı ulaşımın önü açılmış, hizmete finansal yönden kolay ulaşımı sağlayan uygun fiyatlandırmalar da sağlık hizmetlerine güç katmış durumdadır. Yakın gelecekte Türkiye’deki sağlık finansmanı uygulamalarının daha da gelişmesi ve özel sağlık hizmetlerinin bu alanla entegrasyonunun hizmetlerdeki gücü artıracağı düşünülmektedir.

Özellikle A Plus hastanelerin yüksek maliyetleri, poliçe primlerine yansımakta, ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik durum sebebiyle de alım gücü azalmaktadır. Yenileme garantisi olan, yıllardır özel sağlık sigortası primlerini ödeyen sigortalılar son dönemlerde direnmekte ve yenileme poliçe fiyatları karşısında kararsız kalmaktadırlar. İlerleyen yaşları sebebiyle tam ihtiyaçları olduğu dönemde düşük bir plana-ürüne geçen, network daraltan yada poliçelerini yenileyemeyen sigortalılar bulunmaktadır. Bu kesim için bir havuz oluşturularak, sigortanın tam da ihtiyaç duyulduğu dönemde kullanılabilir olmasının sağlanması elzemdir.

H.M: Tamamlayıcı sağlık sigortasının gelişimine ilişkin yorumlarınız nelerdir?

D.Y: Özel Sağlık Sigortalarına alternatif olarak Tamamlayıcı Sağlık Sigortalarına özellikle bu dönemde talep artışı olduğu izlenmektedir. Covid-19’un sigorta şirketleri tarafından teminat altına alınmasıyla birlikte, sağlık sigortacılığında farkındalık yaratıldığı görülmekte, kurumsal şirketlerin grup sağlık sigortalarında öncelikli olarak Tamamlayıcı Sağlık Sigortalarını tercih ettikleri gözlemlenmektedir.

H.M: Sağlık kuruluşlarından beklentileriniz nelerdir?

D.Y: Sağlık kurumlarında kullanılan modern teknolojilerin döviz artışına paralel olarak yüksek maliyetlerle yönetilmesi ve hasta memnuniyetini sağlamak amacıyla belirledikleri kalite standartları hiç şüphesiz ki ciddiye alınması gereken finansal olgulardır. Bu maliyet ise sigorta şirketleri ile yapılan anlaşma oranlarına yansımakta ve bu oranlar da direkt olarak poliçe primlerini etkilemektedir.

Kamu ile risk ve maliyet paylaşımının yapıldığı bu ürünün desteklenmesi ile finansal sürdürülebilirlik sağlanabilir fakat sağlık kurumlarının yüksek maliyetlerinin de göz önünde bulundurulması gereklidir. Sigorta sektörünün ve sağlık kurumlarının ortak bir paydada buluşması, ürünün anlaşmalı kurum ağının genişletilmesi, hizmet bazında makul seviyelerde kurum anlaşmalarının yapılması, risk analizi ve aktüeryal hesaplar ile ürünün sağlıklı bir şekilde devamının sağlanması önem arz etmektedir.