Sağlık Profesyonellerinin Dergisi
5 Ekim 2017

Memorial Şişli Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Başkanı Prof. Dr. Bingür Sönmez, şüphesiz ki binlerce başarılı ameliyata imza atmış bir cerrah. Prof. Dr. Sönmez bu başarılarında teknolojinin ve ekipmanın en iyisini kullanmanın ve profesyonel sağlık yöneticilerinin yetişmiş olmasının önemli payı olduğunu ifade ediyor. Çeşitli nedenlerle maalesef Türkiye’de geçmişte olduğu gibi iyi cerrahlar yetişmediğine dikkat çeken Prof. Dr. Bingür Sönmez bu durumu tersine çevirmek için gerekli çalışmaların bir an önce yapılması gerektiğine işaret ediyor.

-Ayşenur Asuman Uğur

Binlerce cerrah yetiştiren Prof. Dr. Bingür Sönmez bu sayıda hospitalmanager Dergisi’nde konuğumuz oldu. Tıp eğitimi, hastane yöneticiliği ve alandaki diğer konular hakkında görüşlerini paylaştı.

Prof. Dr. Sönmez, “İyi cerrah olmak neye benziyor biliyor musunuz? Zeki Müren’in yeri doldurulur mu? Peki Müzeyyen Senar’ın yeri doldurulur mu? Hayır. Tabii ki yeni isimler var ama efsane isimlerin yeri dolmuyor” sorularıyla sözlerine başlıyor. Memorial Şişli Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Başkanı Prof. Dr. Bingür Sönmez aslında geçmişteki kadar iyi cerrahların yetişmediğini müzik camiasından verdiği örneklerle açıklarken kendi branşı hakkındaysa şu ifadeleri kullanıyor: “Cerrahide de böyle efsanevi isimler bulunuyor. Biz yetiştik ve bizden sonra da iyi cerrahlar yetişiyor ama, Bir ‘Siyamı Ersek’, ‘Kemal Beyazıt’, ‘Adnan Salepçioğlu’ ‘nun yeri kolay dolmaz. Biz şu an daha şanslıyız. Şansımız teknolojinin ve ekipmanın en iyisini kullanmamız ve profesyonel sağlık yöneticilerinin yetişmiş olması.”

Son 15 yıl içinde Türkiye’nin güncel sağlık teknolojisini ülkeye getirme ve kullanmada başarılı olduğunun da altını çizen Prof. Dr. Sönmez profesyonel yönetim anlayışı ile de “yoğun bakımlar, anestezi, hemşirelik ve ameliyathanelerin çok geliştiğinin altını çizerek bunların cerrahiye katkısının çok büyük olduğunu” da vurguluyor.

Yurt dışında büyük çaba sarf ederek cerrahiyi öğrendik

“Bizim dönemimizde bazı hocalarımızda, ‘Ben bilmiyorum, o halde benden başka da kimse bilemez’ mantığı vardı” diyen Prof. Dr. Sönmez, günümüzdeki yaklaşımı ise şöyle ifade ediyor: “Şimdi gençler internet sistemiyle bilgiye çok iyi ulaşıyorlar. Biz mesleğimizi yurtdışında ciddi sıkıntılar çekerek öğrendik ve bilgi transferi yaptık. Ben Türkiye’ye 1990’ da ters beyin göçüyle geldim. Geldiğim zaman en büyük şansım kalp cerrahisi merkezlerinin hizmet kalitesinin yükselmiş olmasıydı. Hemşirelik hizmetleri çok gelişmişti. Anestezi ciddi şekilde yükselişteydi. Son 10 yıldır mükemmel bir ekiple çalışıyorum. Yoğun bakımlar hemşirelik hizmetleri, diğer tüm branşlar mükemmel.”

Jel yerine arapsabunu kullandık

Asistanlık günlerini anlatırken teknolojinin ve bilginin ne kadar geliştiğini ifade etmek için o döneme ait örnekler de veren Prof. Dr. Bingür Sönmez şöyle devam ediyor: “Asistanlık günlerinde balon pompa almıştık. Fakat pompanın fişte kalması gerekiyormuş. Fişe takılmadığı için de içindeki aküler ve 200 bin dolarlık balon pompa yandı. Çünkü ona bakacak bir uzman yoktu. Hatırlarım, dahiliyeye 150 bin dolarlık bir eko cihazı gelmişti. Hoca odasına kilitledi ve “ben öğrenip size öğreteceğim” dedi. Sonuçta bir yılın sonunda öğrenemedi. Fakat yurt dışından gelen bir arkadaşımız nasıl kullanıldığını gösterdi. Fakat sonrasında da Eko’da kullanılan jel bitmişti. Jel alacak para da yoktu. Jel yerine arapsabunu kullanıldı. 1 dolarlık jel olmadığı için de 20 bin dolarlık proplar kullanılamaz hale geldi. Ve biz o günlerden bu günlere geldik. Bugün artık hastanelerin biyomedikal uzmanları var ve artık devlet hastanelerinde de bu tür kadrolaşmalar başarılı düzeyde tamamlanıyor.”

Tıpta büyük hatalara yer yok

Sağlık hizmetlerindeki kalite tüm ülkeye yayılmalı ve halkımız en iyi hizmeti almalı diyen Prof. Dr. Sönmez, “Ben A plus hizmet veren bir hastanede çalıştığım için birlikte çalıştığım kardiyolog ve kalp-damar cerrahları ile övünüyorum. Muayene olmak için Türkiye’nin her yerinden de hasta geliyor. Bazen öyle bir anjiyo hastası geliyor ki yapılmış olan işleme bakıyorum ve şaşırıyorum. Öyle kalp ameliyatları yapılmış hastalar geliyor ki şaşırıyorum. Tıpta bu kadar büyük hatalara inanın yer yok, söz konusu insan hayatı. Gerçekten ekibimle övünüyorum.” diyor.

Özel hastanelerin tıp eğitimine katkıları büyük

Prof. Dr. Bingür Sönmez, “Özel hastanelerin de tıp eğitimine katkılarının çok büyük olduğunu yurtdışı da dahil olmak üzere birçok gencin ihtisas sonrası kendisinin yanına eğitim için geldiğini” söylüyor ve ekliyor: “Bunlardan 4’ü doçent ve 4’ü de profesör. Bakıldığında özel hastanecilik sektörünün yüksek ihtisasa çok katkısı var. Ben özel hastanede çalışıyorum ama ciddi bir eğitim de veriyorum” diyor.

Koroner cerrahi azalacak genetik mühendisliği gelişecek

İlerleyen yıllarda cerrahi operasyonlarda ne gibi değişmeler ve yenilikler öngördüğünü sorduğumuz Prof. Dr. Sönmez’den bu konuyla ilgili yanıt şöyle geliyor: “Koroner cerrahi azalacak. Ameliyat edilmeyen ağır kapak ameliyatlarında 85 – 90 yaşında morbid obez hastalara artık kataterle aort kapak takabiliyoruz. Bir hasta düşünün ki; 15-20 sene önce ameliyat etmişim ve beş bypass yapmışım. Hasta 85 yaşına gelmiş ve kapağın dört borusunda kaçak var ve ben bu nedenlerle ameliyat edemiyorum. Hasta kalp yetmezliği içerisinde. Ama kardiyolog arkadaşım pil koyarak yetmezliğini yarı yarıya düşürebiliyorsa bu çok mutlu edici bir durum.”

Prof. Dr. Sönmez tıbbın geleceği ile projeksiyonu da şu kısa cümle ile ifade ediyor: “En büyük gelişme genetik mühendisliği. Zira dünyanın da geleceğini virüsler ve biyomedikal tayin edecek.”

Yetenek ilk sene belli olur

Prof. Dr. Bingür Sönmez, cerrahinin aşkla yapılması gereken bir iş olduğunu altını çiziyor. “Cerrah demek cefa demektir” diyen Prof. Dr. Sönmez “ Bu iş ciddi bir ekip çalışması gerektiriyor. Cerrah olmak çok çalışmak demek. İnsanlar okuyup alim olabilirler. Ama cerrahi, fiziksel güç kullanarak öğrenilen bir iştir. Usta çırak ilişkisidir. Cerrahi hocaları zor insanlardır. Bir cerrahi ekip içerisinde hocanın izinden gidilmeden iyi bir cerrah olunmaz. Cerrahiye yetenek uzmanlığın ilk senesinde zaten belli olur. Ben yıllarca büyük emek harcadım ve ekibimle her zaman omuz omuza çalıştım. Bir yandan da bilgi birikimimi benden sonraki kuşaklara aktarabilmek için çalışmalarımı sürdürüyorum” şeklinde konuşuyor.